Home Tezhib Sanatı Türk Tezhib Sanatının Kökenleri Ve Tarih Boyunca Geçirdiği Ana Gelişim Dönemleri
Tezhib Sanatı

Türk Tezhib Sanatının Kökenleri Ve Tarih Boyunca Geçirdiği Ana Gelişim Dönemleri

Tarih Boyunca Ana Gelişim Dönemleri

Share
Share
0:00 / 0:00
Tezhib Sanatı

Tezhip sanatı, sözlük anlamıyla “altınlama” demektir. Eskiden güzel yazı (hüsn-ü hat) etrafının ve el yazması kitapların (Kur’an’lar, murakkalar, kıt’alar, divanlar) başlık sahifeleri ile diğer yerlerinin çeşitli desen ve motiflerle süslenmesi sanatıdır. Sadece altın yaldızla değil, boyalarla yapılan ince kitap tezyinatını da içerir. Tezhip daima yazı ile birlikte yürümüş, kitapların, levhaların, murakkaların ve sahifelerin süslenmesi sanatı olmuştur. Bu sanatı yapan erkek sanatkârlara Müzehhib, hanım sanatkârlara ise Müzehhibe denir.

 

Tezhip, sadece süsleme değil; sabrın, estetiğin ve inancın ince bir çizgide buluştuğu bir yoldur.

Prof. Dr. Hüsamettin Koçan

Türk Tezhip Sanatının Kökenleri ve Erken Etkileşimler:

Türk tezhibinin kökeni Orta Asya’ya dayanmaktadır. Orta Asya’daki Büyük Hun Devleti (MÖ III. yüzyıl sonu – MS III. yüzyıl sonu) kültürü, hem kendi içinde bir birlik sağlamış hem de dış temaslar yoluyla etkileşimlere girmiştir. Bu dönemde özellikle Güney Rusya ile Çin arasında “hayvan üslubu” olarak adlandırılan ve yırtıcı hayvanların çift tırnaklılara saldırdığı sahnelerin sıkça işlendiği bir sanat anlayışı yaygınlaşmıştır. Hunlar ayrıca geometrik tezyinatı da kullanmışlardır.

 

6. yüzyılda kurulan Göktürk İmparatorluğu, Asya Hunları’nın soyundan gelmektedir. Göktürk sanatı hakkında az bilgi olsa da, Altay Dağları’ndaki buluntular ve Macaristan’daki Peçenek mezarlarından çıkan eserlerle benzerlikler göstermektedir. Peçenek eserlerinde hayvan üslubunun yanı sıra geometrik tezyinat da bulunur; özellikle Anadolu Selçuklularında sıkça kullanılan “Saadet Düğümü” motifi Orta Asya buluntularında da görülür. Göktürk Dönemi Tanrı Dağları eserlerinde ise tabiattan stilize edilmiş penç ve yaprak motifleri vardır.

Gerçek Uygur üslubu 9. yüzyıl sonunda görülmeye başlamış, 10. yüzyılda gelişmiş ve 11-12. yüzyıllarda olgunluğa erişmiştir. Maniheist ve Budist Uygur ressamları 8. yüzyıldan itibaren Orta Asya’dan Ön Asya’ya yayılmış ve kendi tarzlarını gittikleri yerlere taşımışlardır. Resim, minyatür ve heykelin İslam dünyasında yayılmasında Uygurların rolü büyük olmuştur. Uygur yazmalarında tezhip ve resimlerde arka plan mavidir; al, beyaz, altın yaldız, erguvan, açık ve koyu yeşil renkler kullanılmıştır. Tezyinatta basitleştirilmiş ağaç motifleri ve boşlukları dolduran çiçekler yer alır. Moğollar devrinde İslam dünyasına gelen pek çok Uygur sanatçısı, sanatın gelişmesine katkıda bulunmuştur. Uygur sanatı, Bağdat mektebine yaratıcı etki yapmış ve Selçuklular ile Osmanlı Türklerinde devam etmiştir. 14. yüzyılda İran’ı istila eden Moğolların beraberinde getirdiği Uygurlu kâtip ve nakkaşlar, Timur Dönemi’nde Herat’ın dünyanın en ileri tezhip ve minyatür merkezi olarak gelişmesine neden olmuştur.

Türk tezhib sanatı sadece süslemeden ibaret olmayıp, desenlerin çizilişinden kompozisyonlara, kullanıldığı alanlara kadar ait olduğu milletin medeniyet dairesinin izlerini taşımaktadır. Bir sanat üslubu, o sanatı meydana getiren milletin iradesidir ve milletler sanat değerlerini kendi varlık köklerinde arar. İslam sanatında tabiatı olduğu gibi taklit etmek yerine, onu ilkelere göre soyutlama ve üsluplaştırma eğilimi vardır; bu, sanatçının Allah’a yönlendirme gayesiyle ilgilidir.

Tarih Boyunca Ana Gelişim Dönemleri

Türk tezhibinin gelişimi Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere üç ana döneme ayrılabilir. Bu dönemler birbirinden farklı özellikler gösterse de, şekil, zevk ve uygulama açısından birbirine yabancı veya zıt değildir; aynı milletin hislerinin eserleridir. Cumhuriyet Dönemi tezhibi de bu soyun şerefli bir devamıdır.

20. Yüzyıl ve Cumhuriyet Dönemi: 1914 yılında Medresetü’l Hattatin’de (Hat ve Hattatlar Mektebi) tezhip öğretimine başlanmış, daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nde devam etmiştir. Günümüzde birçok üniversitenin güzel sanatlar fakültelerindeki Geleneksel Türk El Sanatları bölümleri ve meslek yüksekokulları ile sivil toplum kuruluşları ve belediye kurslarında tezhip sanatı öğretimi sürdürülmekte, bir kültür ve medeniyetin taşıyıcılığı üstlenilmektedir.

Orta Asya Dönemi: Yukarıda belirtildiği gibi, Hun, Göktürk ve Uygur dönemlerindeki hayvan üslubu, geometrik desenler ve stilize bitkisel motifler gibi unsurlar sonraki dönem Türk tezhip sanatının temelini oluşturmuştur. Rumi motifinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığı ve hayvanların kanat, bacak ve bedenlerinin stilize şekillerinden oluştuğu düşünülmektedir. Çintemani motifi de Orta Asya kökenlidir.

Anadolu Selçuklu Dönemi (11. – 13. Yüzyıllar): Türk tezhip sanatı Anadolu Selçukluları zamanında büyük önem kazanmış ve pek çok güzel eser yapılmıştır. Konya gibi önemli şehirlerde tezhip atölyeleri (nakışhane ananesi) bulunmuştur. Selçuklu tezhibinin ana karakteri geometrik süsleme ve rumi tezyinattır. Zahriye sahifeleri genellikle oval (mekik) formda hazırlanmıştır, ancak dikdörtgen çerçeve şeklinde olanları da görülür. Selçuklu sanatkârlarının eserlerinde Orta Asya hayvan üslubunun etkileri de görülür. Bu dönemde kullanılan ana renkler altın, mavi ve kızıl kahvedir. Tığlar ya hiç yoktur ya da küçük, seyrek çizgiler hâlindedir. 12. yüzyılda gelişmeye başlayan Türk tezhibi, 13. yüzyıl sonlarında en güzel örneklerini vermiştir.

Beylikler Dönemi (1300’ler – 1454): Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla başlayan bu dönemde, sanat Selçuklu sentezini devralmış ve yeni denemelerle renkli bir dönem yaşatmıştır. Selçuklu sanatının izleri ağır basar. Yazma eserlerde farklı karakterler görülür; zahriye sahifeleri tezhiblidir ancak Selçuklu’daki sıralama (zahriye, serlevha, hatime) her zaman takip edilmez. Geometrik zencerekler, geometrik ve rumi motifler ağırlıktadır. Kullanılan renkler zeminde genellikle kahverengi, altın ve mavidir; rumiler altınla işlenir. Dış pervazlar boyasız zemin üzerine siyahla tezhiblenmiştir. Tığlar ufak ve kısadır.

Osmanlı Dönemi (15. Yüzyıl – 20. Yüzyıl Başı): Osmanlılar Beylikler Dönemi sanatını büyük bir miras olarak almış ve daha da geliştirmişlerdir. Tezhib sanatı, devletin siyasi ve kültürel politikalarına uygun olarak kendi gelişimini sürdürmüştür.

Fatih Sultan Mehmet Dönemi (1446-1481): Tezhip sanatı ekol oluşturan kaliteli eserlere ulaşmıştır. Fatih’in ilim ve güzel sanatlara verdiği önem gelişmeyi etkilemiştir. Zahriye sahifelerinde oval, mekik ve yuvarlak formlar kullanılmıştır. Fatih Dönemi renkleri kendine hastır: Fatih Dönemi mavisi, beyaz sülüyen (turuncu), yeşil, siyah, sarı, mor ve pembe. Siyah renk bu dönem için karakteristiktir. Motiflerde Selçuklu tezhibindeki geometriden sıyrılmış, bitkisel hatlar ağırlık kazanmıştır. Bordürler geniş, motifler (özellikle tezhip zencerekte) iridir; rumiler, ortabağlar ve tepelikler iridir. Altın Selçuklu Dönemi’nden daha az kullanılmıştır. Dışarıdan Türkmen, Muzafferiler (Şiraz), Herat ve Tebriz (15. yüzyıl), Safevi ustalarının etkileri görülse de sanat kendi özgün gelişimini sürdürmüştür. Önemli sanatçılardan biri Fatih Sultan Mehmet’in baş nakkaşı Baba Nakkaş‘tır. Tığlar da bu döneme özgüdür, bir noktadan açılan iki küçük eğri, minik üçgenler gibi çok çeşitli formlarda ustalıkla kullanılmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi (1520-1566): Tezhip sanatı açısından zirvede olan bir dönemdir. İmparatorluğun gücü sanata da yansımıştır. Klasik Dönem’in en parlak devri yaşanmıştır. Tasarım kuralları belirginleşmiş, bitkisel hatlar dengeli dağılmış, rumi hatlar nebati hatlarla birlikte kullanılmamıştır. Zahriye formları altıgen, sekizgen, dörtgen şeklindedir. İşçilik artmış, bordürler çeşitlenmiş, tığlar en zengin örneklerini vermiştir. Stilize motifler çeşitlenmiştir. Bu dönemin önemli özelliklerinden biri sazyolu üslubunun görülmesi ve en güzel örneklerini vermesidir. Sazyolu üslubunda hançer yaprakları, süslü hatayiler, çeşitli kuşlar, ejder, simurg, peri ve melek motifleri bulunur. Sazyolu’nun en önemli sanatçısı Şahkulu‘dur. Natüralist üslup da bu dönemin önemli özelliklerindendir. Tabiattaki gül, nergis, lale, sümbül, süsen gibi bahçe çiçekleri tezhip edilmiştir. Doğulu sanatçıların etkileri sazyolu üslubunda görülür. Kullanılan renkler altın ve laciverdin uyumu ile birlikte turuncu, yeşil, vişne çürüğü, pembe, sarı, eflatun, siyah ve tonlarıdır; çiçeklerde hemen hemen bütün renkler kullanılmıştır. Kanuni Dönemi’nin önemli müzehhibleri Mehmet Karamemi (nakışhane başnakkaşı, Şahkulu’nun öğrencisi, naturalistik üslup temsilcisi, Muhibbi Divanı tezhibi) ve Mehmed b. İlyas (Kur’an tezhibi) sayılabilir. Havalı tezhip (çift tahrir) tekniğinin en güzel örnekleri de Karamemi’nin eserlerinde görülür.

17. Yüzyıl: Tezhip sanatında pek yenilik görülmez, 16. yüzyıl sanatının devamı niteliğindedir. Üslup farklılığı olmasa da işçilikte gerileme başlar. Altının zeminde bol kullanıldığı görülür.

18. Yüzyıl (III. Ahmet Dönemi): Batı sanatından etkiler görülmeye başlanır. Fransız rokoko sanatı (1721 sonrası) Osmanlı sanatlarını etkiler, Avrupa barok üslubu Türk sanatçıların yeni yorumlarıyla ortaya çıkar (“Türk baroğu”). Bu dönemde klasik form terk edilerek iri çiçekler, buketler, vazo/saksı içinde çiçekler, kurdeleli çiçekler bolca kullanılır (şükûfe tarzı). Işık gölge kontrası ve perspektif kullanımı görülür. Meşhur sanatçılardan Ali Üsküdarî bu çağın önemli ismidir. Bu dönemde barok ve rokoko üslubunda bol ışıklı, gölgeli ve canlı renkler kullanılmıştır.

19. Yüzyıl: 18. yüzyıl sonundaki üslup devam eder. Önemli müzehhibler arasında Ahmet, Atâ (III. Selim Dönemi), Hasan Karamanî, Lazgradlızâde Ahmed, Lâlelili Şâkir, Hacı Hasan Sâlih (II. Mahmud, Sultan Mecid, Sultan Aziz Dönemleri), Tevfik Efendi, Nureddin Efendi, Hüsnü Efendi, Bahaeddin Efendi ve Hakkı Bey (II. Abdulhamid Dönemi) yer alır.

Türk tezhip sanatında motifler ve renkler rastgele seçilmemiş, sembolik anlamlar taşımışlardır. Örneğin tezhip mavisi sonsuzluğu, altın ise güneşi simgeler. Sanatçı eserinde duygu ve inançlarını yansıtmış, mesajlar vermek istemiştir. Motifler genellikle üsluplaştırılmıştır. Başlıca motifler arasında rumi, hatayi, penç, goncagül, çintemani ve ejder, simurg gibi efsanevi hayvan motifleri bulunur. Kenar sularında zencerek, münhani ve bitkisel desenler kullanılır. Yazı etrafında ise cetvel ve kuzu adı verilen çizgiler çekilir. Yazma eserler genellikle zahriye, serlevha, sure başları, hatime, duraklar ve güller gibi bölümlerden oluşur ve her bölümün kendine özgü süslemesi vardır.

Share

Explore more

Minyatür Sanatı

How To Season 3: When Expectations Don’t Meet Reality

What’s made Amazon shoppers fall in love with Tozos? Superior audio quality, of course, courtesy of 6-millimeter speaker drivers that produce powerful, crystal-clear...

Related Articles
Tezhib Sanatı

10 Ways To Reduce Motion Sickness When Using VR

What’s made Amazon shoppers fall in love with Tozos? Superior audio quality,...

Tezhib Sanatı

The Nature You See in Documentaries Is Beautiful and False

What’s made Amazon shoppers fall in love with Tozos? Superior audio quality,...